Kategoriler
Röportaj & Söyleşiler

Prof. Dr. Cem Say İle Röportaj

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin Tepekule Kongre Merkezi’nde düzenlediği “Geleceğin Teknolojileri: Turing’den Geleceğe Yapay Zeka” konferansı öncesinde Prof. Dr. Cem Say ile röportaj gerçekleştirdik.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin Tepekule Kongre Merkezi’nde düzenlediği “Geleceğin Teknolojileri: Turing’den Geleceğe Yapay Zeka” konferansı öncesinde Prof. Dr. Cem Say ile röportaj gerçekleştirdim.

Kısaca Cem Say;

Cem Say, doktorasını aldığı Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde profesörlük yapmaktadır. Yapay zeka, nitel uslamlama, doğal dilinin işlenmesi ve kuantum hesaplama alanlarında uzmanlığa sahip olan Cem Say, aynı zamanda “OdaTV” ve “Herkese Bilim Teknoloji” basın organlarında yazarlık yapmaktadır.

Öncelikle Cem Say, Boğaziçi Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği öğrencilerine ne öğretir?

Benim özel alanım “Kuramsal Bilgisayar Bilimi” denilen kavram üzerine. Alan Turing, yapay zekayı tarif etmeden önce, daha bilgisayarlar bile mevcut değilken, 2. Dünya Savaşı öncesinde bir matematiksel problemi çözmek amacıyla bir makale yazıyor ve o makalede bilgisayar dediğimiz şeyin temelini atıyor. Hesaplama makinesi olsa olsa şöyle bir şey olabilir diyor ve onun neler yapabileceğini ve neler yapamayacağını ortaya koyuyor. O günden bu güne üstüne koya koya bilgisayar bilimi ilerliyor. “Bilgisayarlar, hangi maddeden yapılırsa yapılsınlar, prosesi ne hızda olursa olsun Doğal nedenlerle yapamayacakları işler var mı?” O konunun Türkiye’de en birinci uzmanı benim. Uzun yıllar yapay zeka dersleri verdim, doktora tezim yapay zeka üzerineydi. O nedenden dolayı “yapay zekacı” olarak anılıyorum.

Yazarlık yaptığınız basın organlarında neler yazıyor, ne tarz konulara değiniyorsunuz?

OdaTV’de son zamanlarda, Türkiye’yi meşgul eden davalardaki dijital delillerin ne kadar sağlıklı olup olmadığı hakkında yazılar yazdım. OdaTV’de yazılarım başta bu konu üzerineydi ancak sonra bir kez orada yazar olunca bilimsel bakış açılı başka konulara da değinmeye başladım. “Herkese Bilim Teknoloji” ise bir popüler bilim dergisi. Orada da uzmanlık alanım bilgisayar ile ilgili konular başta olmak üzere bilim makaleleri yazıyorum. Uzay konularına da meraklıyım. Uzay araçlarının teknolojileri konusunda da yazdığım oluyor. 30 sene boyunca bilgisayar üzerine düşününce, bir süre sonra her şeyi bilgisayar olarak görmeye başlıyorsun. Yani insanlar da bilgisayar, aşk bir tür bilgisayar yani hepsini öyle görünce, o bazda yazılar da yazdığım oluyor. Her şeyin “bilgisayar” olarak uzmanıyım yani öyle bir durumum var.

Cem Say’ın genel olarak en çok yakındığı konu nedir?

Yapay zeka ile bağıntılı bir cevap vereyim. Zeka azlığı diyebileceğimiz bir durum var. Bu tüm süreçlerimizde var, trafikte bile var. Çeşitli yönetim kademelerinde de var. Özellikle zeki olduğunu iddia eden sistem veya kişilerde zeka azlığı olursa daha da kötü oluyor. Mesela Google çevirinin hatalarını bulup, onları anlatmaya çalışıyorum. Google Maps yanlış yol tarif ettiği zaman hemen onun ekran görüntüsünü almaya özen gösteriyorum. Bu açıdan hataları analiz etmek çok öğretici bir şey oluyor. Genel olarak zeka eksiklikleri diye tanımlayabileceğimiz olaylar benim ilgimi çekiyor ve de onlardan şikayetçiyim.

Bilgisayar mühendisliğinin zaman içerisinde evrildiği bir nokta var mı? Varsa bu nokta nedir?

Bence bilgisayar mühendisliği zaman içinde çok büyük bir saygınlık kazandı. Başlangıçta bizim okulda “Aman bu da mühendislik mi? ya da “İnşaat, makine bunlar elle tutulur şeyler ama bilgisayar benim odamda da var, ne mühendisliği olabilir ki” şeklinde algılar mevcuttu. Bu anlamda ne olduğu son 20-30 yıl içerisinde anlaşıldı. O açıdan bir evrilme var.

Bir de teknolojik açıdan baktığımızda; bilgisayar hem her şeyin içerisine giriyor. Yani çipli gözlük, çipli ayakkabı vs. gibi giyilebilir teknolojiler, diğer taraftan da demin anlattığım gibi her şeyin bilgisayar gibi gözlemlenmesi, yani mesela DNA’nın bir bilgisayar programı gibi yorumlanması en mantıklı yön. Ben kuantum hesaplama diye bir konu anlatıyorum. Orada kuantum seviyelerinin, elektronlarının kullanıldığı bir konu var. Bilgisayar bölümü için anlatılıyor. Fark ettim ki fizikçilerin ilk başta kuantumu anlatmak için kullandığı sistemden daha kolay anlatılıyor ve anlaşılıyor. Bence fizikçiler bu şekilde anlatmalılar.

Yani hem bilgisayarcılık saygınlık kazandı, hem bilgisayar denilen araç doğal olarak, ihtiyaç vesilesiyle her yere yayıldı. Hem de evrenin işleyişi ve hesaplama sistemleri olarak düşünürsek daha iyi anlaşılabileceği ve bunun iyi bir model ve anlama aracı olduğu anlaşıldı. Bence mühendislikten çıkıp temel bilim olma yolunda evriliyor.

Yapay zeka konusunda tanımladığınız yani yapay zeka denilince aklınıza gelen bir imge, karakter nedir?

Çok güzel soru. Biraz düşünmem gerekiyor. Mesleğim gereği her gün sürekli yapay zeka düşündüğüm için kendim canlanıyorum.

Hamit Can Sayılgan: Hocam bizce Alan Turing sonra Cem Say akla geliyor.

Son zamanlarda aklıma Google ve Google’ın varmakta olan bir tür insanlıktan büyük olma yolunda evrilişi geliyor, öyle diyeyim. Acayip Google reklamı oldu ama…

“Derin öğrenme” algoritma yapısının temelinde ne var?

Bundan 30-40 yıl önce sinir ağları denen şeylerin, yani insan beynindeki sinir yapısını olabildiğince soyutlayarak, bilgisayarda simüle edelim, diye bir fikir attılar. “İnsan beyni bir şeyleri öğrenebildiğine göre bu da bir öğrenme algoritmasıdır” dediler. Ondan sonra böyle sistemlerin bir şeyleri öğrenebilmesi için de doğru, güzel bir algoritma ortaya attılar ama bu algoritmalar çeşitli nedenlerden ötürü uzun yıllar istenen performansta çalışamıyordu. Hem çalıştıracak kadar donanımımız hızlı değildi, hem sabrımız yetmiyordu hem de veri yeterli değildi. Dolayısıyla çeşitli sorunlar oluyordu. Geçtiğimiz 5-6 yıl içerisinde olan gelişmelerle en çok kullanılan sinir ağı modelindeki; bunlar katmanlar şeklinde ve bir dizi nöronlar var. O nöronlar şeyi hesaplayıp, kendinden sonraki katmanda nöronlara girdi sağlıyorlar ve girdi sağlanılan nöronlar bir şey hesaplayıp kendinden sonrakilere aktarım sağlıyor. O ana kadar anladığım kadarıyla bunlar 3 katmanlı çalışıyorlardı sonrasında o 3’ü 4’e çıkartalım olmazsa 5’e çıkartalım diye birisinin aklına fikir geldi. Ve sanırım bütün bu “derin” lafı buradan kaynaklanıyor. Çok katmanlı olursa o sistemin öğretmeye çalıştığı şeyin alt kavramlarını aradaki katmanlar da öğrenip, ondan sonra yukarıya doğru o alt kavramlardan oluşan daha karmaşık kavramı öğretme şansı oluyor. Derin dedikleri şey bu katman sayısı, işin iyi çalışmasının sebebi de sanırım özellikle bu. Son zamanlarda oyun meraklıların sayesinde “Gpu” denilen işlemciler çoğaldılar ve ucuzladılar. Onların yaptığı görüntü işlemede kullanılan matris çarpımı işi tam da bu sinir ağlarını çalıştırırken kullanılan matris çarpımı işlemiyle aynı işlem olduğundan “biz sinir ağlarımızı çalıştırırken bunlardan da yararlanabiliriz” mantığında kullanıldı ve böyle şanslı 1-2 olay birbirini izledi. Sonunda ise derin öğrenme gelişim gösterdi. Benim yorumum bu şekilde.

Yapay zekanın “kurgusallaştırılması” (kıyamet senaryoları…) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu konuda ilginç bir şey okudum. Geçenlerde Google’ın derin öğrenme konusunda uzman mühendislerinden biri diyor ki “Zeka sadece kafada olan bir şey değil.” Yani dünyada şu zamana kadar her jenerasyonda çıkan üstün zekalı insanlar, dünyayı ele geçirmiyorlar. Tam tersine, oldukça olumsuz ve mutsuz bir hayat sürdürüp, ölüyorlar. O yüzden üreteceğimiz şey çok üstün, büyük kafası olan bir zeka olacaksa onun dünyayı ele geçirmesi söz konusu değil. Endişe herhalde şundan kaynaklanıyor; Google, Facebook gibi şirketler, bizim her şeyimizi biliyorlar ve bu durumun yapay zekayla bir araya gelmesiyle insanlar pirelenmeye başlıyor.

Bilgisayarın kendi kendine “Şu insanı ortadan kaldırayım, nükleer bomba patlatayım kendimi rahatlatayım” diyeceğini zannetmiyorum ama böyle her bilginin bağlantılı ve saçma bir şekilde açık olduğu bir ortamda bu durum kötüye kullanılabilir. Bilgisayarlar değil de insanlar kötüye kullanabilir, öyle distopik ihtimaller de olabilir. Ama genelde insanların başına gelen şeyler insanların marifetinin sonucu olarak geliyor.

Multi disiplinler arası etkileşimin önemi sizce nedir?

Bu disiplin denilen şeyin birbirinden ayrı olması zaten akademinin tarihiyle ilgili birtakım tuhaflıklardan kaynaklanıyor. Aslında birbirinden ayrı olmaması lazım. Zaten Rönesans zamanında da birbirinden ayrı değilmiş. Bir Rönesans adamı her şeyi biliyormuş. Bence son yıllarda görüyoruz ki o ayrılık geride kalıyor. Yani biyologlar DNA’nın bilgisayar programı olduğunu anladıklarından beri basit bilgisayar algoritmalarını öğrenerek hatta bazen tekrardan kendileri keşfederek bilgisayarcı olma yolunda gidiyorlar. Ne kadar çabuk bilgisayarcı olmayı anlarlarsa bu genetikçiler o kadar iyi olacaklardır. Yani arada önemli bir ayrım kalacağını zannetmiyorum.

Bu zamana kadar ilham aldığınız veya hayranı olduğunuz karakterler kimler?

MR. Spock. Uzay Yolu vardı bizim zamanımızda. Küçüklüğümüzde ben de onun meraklısıydım. Orada bilim subayı MR. Spock vardı. O bir jenerasyonun başını yedi. Yani bir grup genç erkeğin özelliklerini rahatlıkla örnek alabileceği bir karakterdi. Bizim ülkemizde örnek alınacak kişi ise Atatürk. Gayet örnek alınabilecek hem de bilimle alakalı insan isen çok doğal bir karakter. Isaac Asimov vardı, onun kitaplarını ve hayatını okumaya çok meraklıydım. İşte yani gençliğimdeki kendi tipime benzettim, bu insanları sayabilirim.

En sevdiğiniz söz ve film nedir?

En sevdiğim söz mü? En sevdiğim söz; ‘Benim söylediklerim bir gün bilimle çelişirse, tüm bilim adamlarını tutuklayın.’ Bunu geçenlerde duydum, çok hoşuma gitti.

Hamit Can Sayılgan: Hocam gayet güzel ve modernize edilmiş bir söz olmuş. En sevdiğiniz film nedir?

Düşünmem gerekiyor. 1 saniye… Eskilerden söyleyeceğim herhalde. Star Trek 2. Onunla yarışan başka filmler de var seride fakat 2. film pek çok insan için unutulmazdır.

Hamit Can Sayılgan: Sorularım bu kadar. Çok teşekkür ediyorum.

Cem Say: Ben teşekkür ediyorum. Tanıştığım için çok memnun oldum.

Tekrardan konferans öncesinde attığım e-mailime geri dönüş yapıp, zaman ayırdığı için kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s