Kategoriler
Genel Kişisel

Matematik Yapmak

Selamlar, uzun zamandır içimi dökmediğimi fark ettim ve aslında bakacak olursak; yazmak istediğim konu başlıklarını ve gerçekleştireceğim söyleşileri bir kenara bırakıp, aklımdaki güzel insanlardan bahsetmek ve bunu seri haline getirmek istedim.

Çok değil, Ocak 2017… Üniversiteyi ektiğim, içimin inanılmaz sıkıldığı bir kış ve eğitim dönemi. Tek tesellim; çocukluktan beridir yeni kitap, dergi alınca yaşanılan tarifi imkansız mutluluk ile Popular Science Türkiye’nin jelatinini açmak ve okumaktı. Sayfaları tek tek okumaya başladığım sırada 28-29’da duraksadım. Çünkü içimdeki ses, sürekli bu yazı hakkında fikrini söyleyip duruyordu…

Matematik Yapmak! konu başlığı altında “TEOG’da Matematikten Tam Puan Alırsak Matematik Yapmış Olur Muyuz?” adlı yazı;

O yıl da Emin Çapa’nın daha önce bahsetmiş olduğu PISA (uluslararası öğrenci değerlendirme sistemi) sonuçlarında ülkemiz matematik, fen ve Türkçe’de kötü ortalamalara sahipti. Ve kesinlikle eğitim sisteminde sorunlar olduğu aşikar fakat çözüme yeltenmez bir tavırla adım atan Milli Eğitim Bakanlığı ortadaydı… Genel olarak bu hayattaki isyankar tavrımın nedeni ülkemizde rasyonel olmayan sorunların çözülmesine yönelikti. Bu rasyonel olmayan sorunlara karşı sunulan çözüm ve farklı görüşleri ise her daim dinledim, bana kattıkları düşünceler için ise bilim insanlarından teşekkür ettim. Tabi ki bilim ve bilim uğruna emek gösteren insanlara güvenmeliydik.

Yazıyı okuduktan sonra yazarına email atmak istedim çünkü yazının sorgulama biçimi, gözlem içermesi ve matematik algısı çok güzel bir şekilde yazıya aktarılmış birtakım gerçeklik olgusu (ülke büyüklerinin göremediği) orada mevcuttu. Bizlere dayatılan matematik dışı algı; felsefeden eksik ve ezber bir yapıydı. Benim yer aldığım 1997 nesli bu sistem üzerinde deneme tahtası olduğumu düşündüğüm nesildi, her daim bu yap-boz sistemi dile getirdim. Konuyu dağıtmadan – Yazarına bakmak için kafamı yukarı kaldırdım. Beni şok eden kısım burası oldu. “Yrd. Doç. Dr. Burak Karabey – Dokuz Eylül Üniversitesi” ni görünce kendi okulumda çalışan bir akademisyen olduğunu fark ettim ve çok sevindim. Email adresine ufak bir Google aramasıyla akademik sayfası üzerinden ulaştım. Öncelikle kendimi tanıtan kısa bir girişin ardından 2-3 paragraf boyunca yazıda yer alan matematik algısı ve kendi düşüncelerimden bahsettim ardından teşekkürlerimi sundum. Aradan 1-2 saat geçtikten sonra email’ime cevap geldi… Email’de Burak hoca yazı hakkında düşüncelerimi belirttiğim için teşekkür etmiş, onunla aynı okulda bulunduğumdan mütevellit tanışmak ve çay içip tartışmak amacıyla görüşmek istediğini belirtmişti. Aşırı mutluluk ile karşıladım ve teşekkürüne rica ederek, tanışmak için sabırsız olduğumu belirttim.

3 gün sonra İYTE’de Popular Science Türkiye paneli vardı. İzmir’de yaşıyorum ve okuyorum bu sebepten burada yakındığım tek konu İzmir’de bilimsel etkinliklerin genel olarak az düzenlenmesi ve katılan kişi sayısının da az olmasıdır. O sebepten İzmir’de düzenlenen bilimsel etkinlikleri; panelleri, konferansları kaçırmamaya gayret ederim ve bu etkinlikler alanım dışında dahi olsa kendime bir şeyler katmaya özen gösteririm. Çünkü bu etkinliklerin size sunduğu bakış açısı ve bilgi paha biçilemez bir fırsat. Popular Science Türkiye ekibi ile daha önce Ege Üniversitesi panelinde tanışmıştım, çok güzel bir panel gerçekleşmişti. O üniversite yılı okulun ders bombardımanı yaptığını varsayarsak bilimsel tartışma ve ortama hasret kaldığımı sizlere belirterek- panele gitmek istedim ve gittim. Panel başladıktan 10-20 dakika sonra Burak hoca konferans salonuna girdi. Genel olarak yapım gereği bir insanla fiziksel olarak tanışmadan önce dışarıdan o kişiyi, hal- hareketlerini, konuşmasını izlerim. Burak hoca o gün özür dileyerek yerini aldı. Panelde tartışılan konular üzerine epeyce düşüncelerini dile getirdi ve bildiklerini sunmaya çalıştı. O gün hasret kaldığım bilimsel tartışma ve bilgiyle karışık bir düşünce paylaşımı gerçekleşti. (Uyarı: Uzun süre bilim konuşmamak ve bilimsel bir ortamda bulunmamak aşırı baş ağrısına sebebiyet veriyor.)

Panel bitişinde Burak hocanın yanına gittim. Kendimi tanıttım ve 3 gün önce email attığımı belirterek tekrardan kendisine teşekkür ve ricalarımı sundum. Sevindi ve hatırladığını ardından da Dokuz Eylül Üniversitesi’nde çalıştığı binayı söyleyerek her daim kapısının açık olduğunu belirtti. İYTE’den İzmir merkeze kendisiyle birlikte döndük. Açıkçası yolda giderken susmadık ve kendisi eğitim üzerine gösterdiği çabayı anlattı. Fakat bu burada kalmadı…

Kendisinin eğitim üzerine gösterdiği çabayı ve bakış açısını az da olsa Dokuz Eylül Üniversitesi Teknopark’ında gerçekleştirdiği sunumunda gözlemleme fırsatına eriştim. Bu gözlem sonucunda eğitim üzerine gösterdiği çabanın yanı sıra insanların bilinçlenmesine yönelik ufuk açıcı yaklaşımlarının da olduğunu fark ettim. Burak hoca “Design Thinking” adlı kısa bir düşünmeye, anlamaya ve analiz etmeye yönelik kısa bir eğitim programı gerçekleştirdi. Bu eğitim programının sonunda 30 dakika içerisinde hiç tanımadığımız biriyle tanışıp, onu analiz edip sevebileceği bir hediyeyi kendimiz var olan materyaller ile tasarladık, yaptık ve sunduk. O gün ders yorgunluğunun üstünde, geçirdiğim 1.5 saat hiç durmadan okuduğum bir kitap gibiydi. Sunum bittiğinde ise hayatıma şahane insanlar daha kattım. (“Hayatıma kattım” kısmı ilerleyen safhalarda daha anlaşılır kılınacak.) Burak hocanın yüksek lisans öğrencileri o gün sunumda Burak hocaya yardımcı olmak için gelmişti. Burak hoca durağa bırakmak için bizi götürdüğünde onlarla tanıştım ve sohbet ettim. Hepsi azimli ve yüksek lisans yaparken ilk ve orta okullarda çalışan insanlar. Bilinçleri ve bilime olan inançlarının yanı sıra çalışkan olmaları beni etkileyen unsurlarından biri olmuştu. Burak hoca gerçekten inanılmaz bir eğitimciydi. Bunu okuttuğu, yetiştirdiği öğrencilerinden anlayabilecek kapasiteye ilerleyen günlerde yeni eğitim döneminde okulun yanındaki kafede çay içtiğimizde anladım. Bu süreçlerde sunumlarına gitmeye devam ettim. Burak hoca da derslerime girmeyen fakat manevi öğrencisiymiş gibi beni her daim sahiplenmiş ve iletişim halinde olmuştu. Ben ise onun bilime, eğitime karşı çabasını duyurmasında veyahut katkı sağlamak için “ne yapabilirim?” sorusunu soruyordum, aklıma o dönem oldukça sık gerçekleştiren Evrim Ağacı Youtube canlı yayınları geldi. Hemen Burak Çankaya ile iletişime geçerek Burak hocayı kendisine önerdim. Ve çok istediğim bu yayın gerçekleştirildi.

Link: Yrd. Doç. Dr. Burak Karabey (Buca Eğitim Fakültesi) – Zeka, Yetenek ve Matematik

İlerleyen aylarda Burak hoca, CnnTürk Gündem Özel yayınına çıktığında ise tüm arkadaş ve sosyal medyaya yayını kesinlikle izlemesi için sürekli tembih ettim.

İzmir’e döndüğünde yine müdavimi olduğu kafede görüşmüş ve yayın hakkında konuşmuştuk. Burak hoca şahsen Dokuz Eylül Üniversitesi’nin bana kattığı en değerli ve essiz bir öğreticiydi. Yıl 2018 olduğunda yeni eğitim döneminde, odasına çikolata ile gittim ve makale, bilinç konusunda uzunca konuştuk. Ardından bir başka güzel insan Prof. Dr. Kemal Yürümezoğlu ile tanıştım. Kemal hoca Burak hocanın iş arkadaşıydı ve o da DEU Eğitim Fakültesi’nde Üstün Yetenek/Zeka Anabilim öğretmeniydi. Kemal hocanın mütevaziliği ve naifliği konuşmasından anlaşılıyordu. Felsefe ve çocuklarda merak duygusunun nasıl geliştiğine dair bilgisi ise inanılmazdı. Bu yıl bu iki insanın çabalarına daha derinlemesine şahit oldum.

Matematik ve genel olarak eğitimlerin bilime dayalı teknik ve eğitim seviyesi bazında analizlerini gözlemledim. Burak ve Kemal hocanın izninde eğitim konferanslarına katıldım. Ardından Burak hoca sayesinde üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar konusunda epey bilgi ve deneyim elde ettim. Burak ve Kemal hoca Çocuk Gelişim Akademisi (ÇoGa) adında DEU ve Zihni Sinir ortaklığında bir girişim projesi yürütüyor. Bu projede 8-12 yaş aralarındaki üstün yetenekli/zekalı çocukların somut-soyut olarak düşünme bunları hayata geçirme ve farklı bakış açıları sunmaya yönelik ileri matematik, teknoloji ve bilim dersleri bulunuyordu. Bu yıl Burak hoca bana inanılmaz bir teklifte bulunarak beni projeye dahil etmek istediğinden söz etti. Çok mutlu oldum ve teklifini kabul ettim. 1 hafta içerisinde sunumumu hazırladım. Projede Kemal hoca ve Burak hocanın yüksek lisans öğrencileri gönüllü olarak bulunuyordu. Tanıştığım güzel insanlarla o yıl kaynaştık. ÇoGa projesinin teknoloji kısmında yer aldım ve robotlar konu başlığında bahar döneminin ilk dersinde ( Burak hoca, havalimanında arayıp, sunumu yarın yapacağımı haber etti) heyecan dolu olarak çıktım, anlattım.

Çocukların üstün zekalı veya yetenekli olmalarından ziyade Ulu Önderimizin empoze ettiği çocuk sevgisi ve yarının büyükleri olacakları bilinci, işte büyük mutluluk ve heyecanım bu sebeptendi. Bir ülkenin geleceğini, merakını gözleri ışık saçan çocuklardan görmesi kadar heyecan verici bir şey pek yoktur diye düşünüyorum. O gün karşımda durmadan soru soran, sorgulayan ve tartışan adeta boyu kısa fakat zihin olarak yetişkin bireyler vardı.

Üstün zekalı ve yetenekli kısmına gelecek olursak; 1 ay boyunca gözlemleyip, hepsiyle birebir iletişim kurdum. Hocaların en çok yakındığı temel sorun ise ne yazık ki bu konuda olan bilgisizlik ve velilerin çocuklarını yazdıracak devlet okulu bulamaması.

Bu konu üzerine Twitter’dan yazmış olduğum yazı dizisi;

“Üstün zekalı veya üstün yetenekli çocuk, belli bir alanda yaşıtı ve dengi olan çocuklara göre daha üstün performans ve üretkenlik gösterebilen, daha uzun dikkat sürelerine ve daha orijinal fikirler üretebilme kapasitesine sahip çocuklar için kullanılan bir terim.Hamit Can Sayılgan@HCanSayilgan

Bu çocukların ülkemiz geleceği açısından önemli olduğunu, eğitimlerinin oldukça hassas olması gerektiğini vurgulamak istiyorum çünkü üstün zekalı yahut üstün yetenekli çocuklar genellikle eğitim sistemimiz içinde ciddi sorunlar yaşıyorlar.”

Canan Dağdeviren, Evrim Ağacı yayınında tesadüf kelimesine inanmadığını ve gerçekten bir şeye ilgi duyuluyorsa o alanda karşı ilgi gösteren insanlar ile muhakkak karşılaşılacağını söylemişti. Canan hoca kesinlikle haklı. Bir dergiden ve ardından atılan bir email sonucunda kattığım bilgi birikimi ve güzel insanlar ilginin, merakın bir sonucu. Kattıkları her şey için teşekkürlerimi sunuyorum ve gösterdikleri ilgi için onlara minnettarım.

Burak hocanın yakın zamanlarda kitabı çıkacak, duyurusunu her yerde yapacağım. Onun dışında kendisi her ay Popular Science Türkiye’de yazıyor, alıp okumanızı tavsiye ediyorum. ÇoGa projesine gelecek olursak üniversite bünyesinde gelişim ve geliştirme projesi kapsamına girdi ve yakında sabit bir merkezi olacak. Öte yandan Burak ve Kemal hoca Türkiye’nin üstün zekalı/yetenekli Milli Eğitim Bakanlığı Ar-Ge projesi kapsamında ilkokul, ortaokul ve lise matematik ve fen müfredatını alanlarında en iyi isimlerle birlikte yazıyorlar.

Son olarak

Ne olursa olsun, “eleştirel düşünmeyi” elden bırakmayalım. Beynin yaşlanmasını engellemenin en kolay yolu “Matematik düşünmek ve yapmakla” kalın! -Burak Karabey

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s