Özcan Çıkmaz, Silikon Vadisi’nde “Hospital on Mobile” adında yapay zekalı sağlık sistemleri geliştiriyor. Kendisini Hürriyet Gazetesi köşe yazılarıyla ve American Turkish Society tarafından 2017 Genç Toplum Lideri seçilmesinin ardından tanıdım. Fakat bununla yetinmeyip, her zaman olduğu gibi merak ve bilgi edinme istediğinden doğan “iletişime geç” güdüsüyle kendisine ulaşıp, görüşme isteğinde bulundum. İsteğimi kırmayıp yoğun programına rağmen görüştüğü için çok teşekkür ediyorum. Böylesine titizlik gösterilen girişimi ve üretme hırsı umarım görülür. İyi okumalar
Kendinizi tanıtır mısınız?
-Kara Harp Okulu’nda, Sistem Mühendisliği ve İşletme Mühendisliği okudum. 2015’te askeriyeden emekli olup, farklı alanlarda çalışmalar yaptım. O dönemde, Paris ve Londra’da işletme eğitimi aldım. Bilgi Üniversitesi’nde de Akıllı Sistemler yüksek lisansını, tez aşamasında bıraktım. Sonrasında Çin’e gittiğimde, Şangay Finans ve Ekonomi Üniversitesinde de uluslararası ticaret eğitimi aldım çünkü ilk girişimimi Şanghay’da yapmayı planlıyordum, orası olmadı. Olmayınca, Amerika’da Cornell ve Stanford üniversitelerinde üst düzey girişimcilik ve iş yönetimi eğitimleri aldım.
-İlk sağlık alanında çalışmam 2012 yılında uzaktan kalp monitorizasyonu oldu. İstanbul’da kalp cerrahi hocamız Prof. Bingür Sönmez ve TÜBİTAK, Boğaziçi, Bilgi Üniversitelerinden çok iyi araştırmacı hocalarımızla beraber çalıştık. Fakat daha sonra çalışmayı bırakmak zorunda kaldım çünkü projeyi birlikte geliştirdiğimiz Mehmet Susam hocamız, paraşüt atlayışı yaparken geçirdiği kaza sonucu hayatını kaybetti.
-Ondan sonra Paris’te orta kulak ve diş görüntüleme üzerine farklı bir projede 1.5 sene çalıştım. Çalışma sonrasında Silikon Vadisi’ne geldim ve uzun süredir Hospital On Mobile üzerine çalışmaktayım. 2017 yılı Mart ayından beri de Hürriyet’te teknoloji alanındaki gelişmeler hakkında makaleler yazıyorum.
Kurucusu olduğunuz Hospital On Mobile uygulaması nedir?
-Kişisel yapay zeka doktoru. Doktora gittiğimizde doktorun bize sunduğu tedavi sistemi herkesin bedenine göre. Kişinin kendi bedenine özel tedavi veya teşhis sunulmuyor. Kişisel yapay zeka doktoru ile teşhisi, kişiye özel yapıyoruz. Bunu yaparken de yapay zekayı hastalığa göre eğitiyoruz. Bu eğitim süreci belli bir zaman alıyor. Şu an üzerinde çalıştığımız 2 hastalık var. Bunlar grip ve migren. Migrenin yapay zeka eğitimi, 5-6 ay, grip hastalığının eğitimi ise 1 yıl alacak. Amacımız bağışıklık sisteminin çözümlenmesi ile kişiye hastalığa yakalanma öncesinde, bunu ona bildirmek ve hastalığı atlatmasını sağlamak.
-Genel olarak her gün yaşanan bir durumdan örnek verecek olursak; bir kişi hastalığı kaptığında birinci aşamada vücudu virüs veya bakteri ile savaşıyor olsun. Bu durumu sağlıklı beslendiği ve vücut direnci iyi olduğu için atlatıyor kabul edelim. İkinci aşama, vücudu atlatamıyor ve yavaş yavaş o semptomları hissetmeye başlıyor, olsun. Şöyle düşün; birinci aşamada, yani vücut virüs veya bakteriyi kaptığı anda eğer biz senin vücudunu iyi tanırsak, yapay zekamızı iyi eğitmeyi başardıysak, senin vücudunun o hastalığı, birinci aşamada yenip yenemeyeceğini anlayabiliriz. Dolayısıyla ikinci aşamaya geçilip geçilmediği de bilinebilir. Eğer ikinci aşamaya geçilecekse seni ve doktorunu birinci aşamada uyardığımızda, o aşamayı ve hastalığı hiç yaşamadan atlatabiliyorsun.
-Migren için de şöyle düşünebiliriz, migreni iyileştiremeyiz. Çünkü biz iyileştirme üzerine çalışmıyoruz. Ancak migren tetiklendikten sonra kişinin ilacı alması çok geç oluyor ve ilaç istenen etkiyi sağlayamayabiliyor. Kişi hastalığın tetikleneceğini anladığı an, yani ağrı başlamadan önce o ilacı alsa, süreci atlatabilir. Ayrıca tetiklemeyi başlatan bir sürü etmen var. Yapay zekâmız bunları kolaylıkla tespit ederek gerekli yönlendirmelerde de bulunabilecek.
Hospital On Mobile’ın çalışma mekanizması nedir?
-Kişi giyilebilir bir cihaz taşımak zorunda değil ve önleyici sağlık için durmadan hastaneye testler yaptırmak için gitmesine gerek kalmıyor. Sadece cep telefonunu yanında taşıması yeterli oluyor. Biz cep telefonunu giyilebilir bir cihaza dönüştürüyoruz. Ama çok akıllı bir giyilebilir cihaza. Dediğim gibi kişinin hiçbir şey yapmasına gerek yok. Biz anormalilik tespit ettiğimizde direkt kişinin kendisi veya doktoru ile iletişime geçiyoruz.
-Grip salgını olan bir ortama girdin diyelim. Sen de o salgından etkilendin ve birinci safhayı yaşıyorsun. Vücudun dirençli olduğun için kapmayabilirsin. Fakat virüsü kaptıysan, yapay zekâmız daha önceki topladığı bilgiler doğrultusunda senin grafiğinde ve bilgilerinde değişiklik gördüğü an direkt tespit ediyor ve sana söylüyor. Biz buraya kadar senden bir şey istemedik. Yapay zekanı eğittik sadece! Bu arada Can, virüsü kaparken belki de Mehmet o virüsü kapmayacak. İkinizin bağışıklık sisteminin katsayısı farklı, dolayısıyla her kafeye giren için orada salgın var, kaparsın aman gitme diyemezsin çünkü kişiden kişiye değişir. Dolayısıyla buna “kişiselleştirilmiş teşhis/sağlık” adı veriliyor.
-Çalışmanın diğer kısmı ise genetik bölümü. Burada da bir genetik takımımız var. Grip ile ilgili 107 tane gene ulaştık. burada Amerika’nın genetikçileriyle anlaştık. Gen sistemi oluşturuyoruz. Tahmin algoritmamız içerisinde, gen bilgisi de var. Genetik bilgiyi bilmek demek o hastalığı kapacağın anlamına gelmiyor; çünkü, genin aktif olup olmaması kişinin yaşam stili ile alakalı. Yani sen o geni taşısan bile, sağlıklı yaşayıp, iyi besliyorsan, gen baskılanabilir ve aktifleşmeyebilir. Bu durumun tersi olursa da gen aktifleşebilir. O genin aktifleşip aktifleşmeyeceğini bilmen için yaşam stilini bilmek gerekiyor. Biz zaten bunu cep telefonunu akıllı bir cihaza çevirdiğimizden dolayı takip edebiliyoruz.
-Hasta hikayesini almak için de bir oyun geliştiriyoruz. Kişiyi ve semptomu anlamak adına, tıp kitaplarındaki sorulması gereken soruları kapsıyor. Oyun bir dakikadan az sürüyor. Bu şekilde sanki doktorla sohbet etmiş gibi hasta hikayesini öğreniyoruz.
-Şimdi ben senin hasta hikayeni biliyorum, genetik haritanı biliyorum, arka plandaki datalarını biliyorum. Bunların hepsi birleştiğinde ben çok yüksek hassasiyetle senin teşhislerinde yer alabiliyorum. Fakat burada kanunlar sıkı olduğu için tam manada bir teşhisten öte, karar destek yazılımı olarak belirtiyoruz. Yani ben doktora, Can’ın verilerimize göre grip olacağını düşünüyorum diyerek, bulgularımızı gösteriyorum. Doktor onaylarsa, Can hastaneye gelsin veya şunu yapsın diyebilir.
Hospital On Mobile’a nasıl erişebiliriz? Projede birlikte çalıştığınız kurumlar var mı?
-İlk etapta geliştirilen bu uygulama, doğrudan AppStore veya GooglePlay’den indirilemiyor. Gönüllü grubumuza download linklerini göndererek, ilk onların yapay zekâ doktorlarını eğitmeye başladık.
-Hospital On Mobile, büyük bir takım. Takımda Harvard, MIT, Georgia Tech, Stanford, Berkeley Üniversitelerinden araştırmacılar var. 2 hafta öncesinde Harvard Üniversitesinin Genetik bölüm başkanı da bizimle temasa geçti. Onlar da bu çalışmanın içerisinde yer almak istiyor. Görüşmelerimiz başladı.
-Sadece cep telefonu taşıyarak hiçbir şey yapmadan dünyanın en iyi doktorunu herkesin hizmetine sunacağız. Şu an için dediğim gibi teşhis programı veya doktor değiliz. Fakat bu zamanla değişecek. Teşhis sağlayan IBM Watson ve DeepMind var. Ama onlar çok devasa, taşınabilir değil. Bu alanda çalışan tek Startup biz olduğumuz için heyecan yaratıyor.
Google’a projenin tanıtım hikayesi… (spoiler)
-Google’a da bir kaç vesileyle projemizi anlatma fırsatı bulduk. Büyük teknoloji firmaları, bir şekilde sıyrılmayı başaran startupları radarına alarak izlemeye başlar. Biz, bu sürecin çok başındayız, tabi ki!
Türk bilim insanlarıyla çalışmayı düşündünüz mü? Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor?
-Takımımızda Türk bilim insanları da var. Şu an 23 kişilik bir ekibiz ve bu ekip büyümeye devam ediyor. Ekibimizde 9-10 farklı disiplinden insan çalışıyor. Çünkü tek bir disiplinle bunu gerçekleştiremeyiz. Takımımızda yapay zeka ve genetik uzmanlarının yanı sıra reklamcı ve tasarımcılar da yer alıyor.
Şirketiniz nerede? Sistem ilk olarak nerede denenecek?
-Şirketimiz Silikon Vadisinde kurulu, bir ofisi de Oslo, Norveç’te. Amerikan sağlık sistemi karışık ve pahalı olduğu için ilk ürün, çözüm sağlaması açısından burada denenecek.
Üretme süreci ve günlük yaşantınızdan biraz bahseder misiniz?
-Uzun saatler boyunca çalışıyorum. Bugün sabah 4.50’de yatıp, 8.05’te kalktım ve günlerce bu şekilde çalışıyoruz. Çok fazla iş var ve buradaki herkes korkunç bir şekilde çalışıyor. Bu disiplinin sağlanması lazım ve üzerimizde ciddi bir stres var. Buraya gelenlerin %99’u başarısız oluyor. Biz başarısız olmak istemiyoruz. Bundan dolayı da ciddi ve yoğun çalışmamız gerekiyor.
American Turkish Society ve ödül hikayeniz nedir?
-American Turkish Society, Amerika’nın en eski kar amacı gütmeyen organizasyonudur. Yaptığım çalışmalar duyulduğunda anlatmamı istediler. Böyle bir organizasyondan haberim yoktu. Onlar çalışmalarımı değerli bulup, beni 2017’nin Young Society Leader (Genç Toplum Lideri) seçtiler. Umuyorum, burada ve Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımıza, projeler geliştirip, fayda sağlayabilirim. Çünkü biz bilimden çok fazla uzaklaşmaya başladık. Çok fazla politika konuşuyoruz. Benim de istediğim insanların politikadan çok bilim konuşmalarını sağlamak. Buralarda insanlar hep bilim konuşuyor; bilim ya da değer üretmek önemli olan, milletine ve devletine en iyi böyle fayda sağlarsın öteki kuru milliyetçilik.

(Yukarıdaki karikatür örneğinden yola çıkarak)
-Teknolojiyi üretmemek, bilimin içerisine girmemek bu duruma benziyor. İstediğimiz kadar kuru kuru konuşalım. Diğer taraftan insanlar bilim üretiyor, o bilimle sizi yok edebiliyor. Eğer bir şeylere katkı sağlamak istiyorsak, mutlaka bilimle iç içe olmamız gerekiyor ama kopyalayarak değil.
Sizce girişim nedir? Girişim denince aklınızda neler canlanıyor?
-Girişim dediğimizde aklıma her zaman yaratıcılık ve inovasyon geliyor. Yaratıcı ve herkesin yolundan gitmeyen, aykırı insan canlanıyor.
Girişimin altın kuralı ne olmalıdır?
-Öncelikle girişimci insanın ısrarcı olması gerekir. İkinci olarak, kafasında imkansız denilen kavram olmamalı çünkü imkansız dediğin şey sadece zaman alan bir durumdur. Şöyle düşünelim, ben sana 3 saat uyuduğumu ve kahvaltıyı akşam yaptığımı söyledim. Rahat rahat uyuyup, yemek yiyebilirdim fakat bir şeyler başarmak istiyorsan çalışmak ve akabinde bir bedel ödemeye hazır olman gerekir. Sen bu bedele hazır değilsen başarılı olman imkansızdır çünkü başarı şans eseri gelmiyor. Hayatının düzenini hiç değiştirmeyip, istediğin gibi yaşamaya devam ederek, girişimde başarı sağlayamazsın. Dolayısıyla girişimci, sorunlar karşısında yakınmayıp, çözümler üreten bir yapı içerisinde olmalıdır. Israrcı olacak, pes etmeyecek ve çözüm üretecek.
Amerika girişim konusunda nasıl bir ülke? Projenizde ne gibi sıkıntılar çektiniz?
-Burada önemli olan çalışmak ve üretmek. Asıl farklı olan nokta ise, girişim için destek aradığın zaman, insanlar sen karşı mahalledensin, sen şu mahalledensin denilmiyor. Bu çok önemli, herkese eşit davranılıyor. İyiysen hakkını alıyorsun.
Dünyayı değiştirebilmek adına konuşmak gerekirse…
-Benim hayatımın amacı ve hedefim hayat kurtarmak, askerdeyken de böyleydi sağlık alanında da böyle. Bu durumda nasıl daha çok hayat kurtarabilirim? Sağlıkta önleyici sistemler geliştirerek, değişim sağlamak istiyorum. Bir kişiyi bile kurtarabilsem, amacıma ulaşmış olacağım.
Gelecekte bizleri ne bekliyor? Gelecek öngörünüz nedir?
-Burada gördüğüm kadarıyla bir çok teknoloji gizli ve hayalet modda gelişiyor. Ama o konuşulan teknolojiler hayatımıza girdiğinde, bizler bir evrim geçireceğiz. Bu konuyu son zamanlarda çokça dile getiriyorum, insanoğlu evrim geçiriyor. Bir kere internet ile evrim gerçekleştirdik. Ardından ömrümüz, boyumuz uzadı. Özellikle beyin bilgisayar ara yüzü ve yapay zeka teknolojileri olgunlaştığında, üstün insana dönüşeceğiz. Sadece, bu teknolojilere ulaşamayan insanlar beni kaygılandırıyor. Çünkü herkes bu teknolojilere erişim sağlayamayacak.
Hürriyet gazetesindeki köşenizde neleri yazarsınız?
-Benim asıl alanım yapay zeka ve sağlık teknolojileri. Bunun dışında basında çok yer bulmayan ama geleceği şekillendirecek teknolojilerle ilgili de yazılar paylaşıyorum.
Özcan Çıkmaz’ın Hürriyet Köşe Yazılarına Ulaşmak İçin: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ozcan-cikmaz/
Son olarak gençlere ne gibi bir öneriniz var?
-Biz de bütün gelişim, iyi bir üniversite kazandıktan sonra duruyor. “Filanca üniversiteden mezun olunca her yerde iş bulurum” diye düşünerek, arkadaşlarımız kendilerini geliştirmeyi bırakıyor ve burunlarından kıl aldırmıyorlar. Kendilerini sınavlara kapatmasınlar, teorik bilgi yetmiyor, bir projede bulunup katkı sağlamak çok önemli.

Hayal edin, sorgulayın ve gerçekleştirinceye kadar peşini bırakmayın!