50 Soruda Yapay Zekâ – Cem SAY
Yapay zekâ kavramını her yönüyle herkesin anlayabileceği ve ilgisini çekebileceği bir şekilde Prof. Dr. Cem SAY tarafından yazılmıştır. Eser, “Bilim ve Gelecek Kitaplığı” tarafından Ekim ayında yayınlanmıştır. Ayrıca “50 Soruda” kitap dizisinin 17. kitabıdır. 50 Soruda Yapay Zekâ kitabı toplam 5 bölümden oluşmaktadır. Adından da anlaşıldığı üzere 50 soru üzerinden “Yapay Zekâ” kavramı ele alınmış. 1. Bölüm: Yapay Zekânın Tohumları; felsefi bir soru ile girişin ardından yapay zekâ kavramının ortaya çıkış noktasından önce bilgisayar ve matematik alanında gelişmeler ve tanımlamalar yer verilmiş. 2. Bölüm: Beyinler ve Diğer Bilgisayarlar; bilgisayar bilimi ve bilgisayar-beyin ilişkisi, programlama mantığı, matematiksel işlem gücü konuları işlenmiş; doğa kanunları ve evrimsel şekilde gerçekleşen olgular ve benzetmeler yalın ve akıcı bir dille aktarılmış. 3.Bölüm: Yapay Zekânın Doğuşu; bu bölümde 4 soru yer almaktadır. Yapay zekâ kavramının temel olarak “Nedir?” sorularını kapsamaktadır. 4. Bölüm: Yapay Zekâ Neler Yapar, Nasıl Çalışır?; kitabın en fazla sorularının yer aldığı kısım burasıdır. Yapay zekâ öğrenme yapısı ve bu zamana kadar gerçekleşmiş önemli yapay zekâ sistemleri hakkında mantıksal açıdan bilgi sunmaktadır. 5. Bölüm: Yapay Zekânın Geleceği; tamamen gündemde yer alan ve insanların endişe duyduğu soruların cevaplarının bulunduğu kısım. Son olarak eser, okuma önerileri ile sonlandırmış.
Şahsi görüşüm; ülkemizin değerli akademisyelerinden Cem hocamızın bilimsel bakış açısıyla bilgisayar bilimini ve işleyişini anlamamız açısından oldukça yüksek katkılara sahip. Ayrıca ülkemizde artan kağıt fiyatlarına rağmen ortaya konulan bu eserin yapay zekâ konusunda Türkçe olarak bizlere kaynak niteliğinde sunulduğunu ve bu konuda merakı olan herkesin edinmesi gerektiğini düşünüyorum.
Söyleşi
Hamit Can SAYILGAN: Öncelikle tebrik ediyorum, kitabınız en çok satanlar listesinde yerini aldı ve 6. baskıya ulaştı.
CEM SAY: Sağol, teşekkür ederim.
Hamit Can SAYILGAN: Kitabın yazılma sürecinden bahseder misiniz?
CEM SAY: Bir süredir yapay zekâ ve kuramsal bilgisayar bilimi konusunda Boğaziçi Üniversitesi açık dersleriyle başlayan popüler bilim toplantılarında konuşmalar yapıyordum. Daha sonra televizyon ekranlarına birkaç kere çıkınca Bilim ve Gelecek yayınlarından Nalân Mahsereci’nin bu durumdan haberi olmuş ve bunun üzerine Nalân Hanım “Bizim 50 Soruda serimiz var, çeşitli bilim dallarında bu format üzerinden Türkçe özgün kitaplar yayınlıyoruz, siz de 50 Soruda Yapay Zekâ yazar mısınız?” teklifinde bulundu. Ben de yazarım fakat öncesinde yapay zekâ konusunun havada kalmaması adına kitapta matematiğin anlatılması gerektiğini söyledim. O da tamam dedi ve kitabın yazılma süreci başladı.
Hamit Can SAYILGAN: Kitabın taslağının hazırlanması ve konu başlıkları nasıl belirlendi?
CEM SAY: Kamuoyunun neleri merak ettiğini, birkaç senedir bana sorulan sorulardan anlaşılıyordu. O sebepten o sorular konu başlığı olarak listede yer aldı. Sonrasında o konuyu anlatmanın hocalık tecrübesinden gelen bir mantıklı sırası var. Yani bazı soruların cevaplarını verebilmek için önce kişinin benim o cevabı vermeme yol açan hesaplarımı kafasında görebilmesi lazım. Yoksa ben gökten inmiş bir şey söylüyorum, bana inanması gerekmiyor. Şeklinde havada kalır. O yüzden öncesinde bir fırın ekmek yemek gerekiyor ki o fırın da kitabın 1. ve 2. bölümünü oluşturan sorular oluyor.
Hamit Can SAYILGAN: Kitapta “Sözelcilerin anlayacağı bir dil.” vurgusunu yaptığınızı belirtmişsiniz. Bu süreçte sayısal olguları, sözel olarak ifade ederken zorluk çektiniz mi?
Cem SAY: Zorluk demeyelim ama matematiksel bu gibi konuları geniş kitlelerin anlayacağı dilde anlatabilmek için bildiğim şöyle bir durum var. O konuyu gerçekten çok iyi anlamış olman gerekiyor. Yani sadece formüller bazında değil işin ne olduğunu ve doğasını hissedebiliyor olman gerekiyor. Allah’tan benim bu şekilde anlıyor olduğum bir konu olduğundan anlatabildim.
Hamit Can SAYILGAN: Bu durumda aklıma ünlü bir bilim insanının sözü geldi. “Bir konuyu basite indirgeyip bilmeyen birisi için anlatabiliyorsan o konuyu o zaman anlamışsındır.”
Cem SAY: Kesinlikle, evet!
Hamit Can SAYILGAN: Hocam, kitabı bu haliyle yeterli buluyor musunuz? Genişletilmiş bir baskısını yazmayı düşünüyor musunuz?
Cem SAY: Bu hedeflenen kitle için; bence kitap, hem güncel oluşuyla hem de kapsam açısından yeterli. Daha kalın olsa bu etkiyi yapacağını zannetmiyorum. Çünkü aynı zamanda kitabı fiziksel olarak alıp, almamak ve okuyup, okumamak konusunda kitabın daha dostça izlenimini vermesi için dış görünüşün; kalınlığının da büyük bir rol oynadığını düşünüyorum. O açıdan optimali tutturduğumu düşünüyorum.
Hamit Can SAYILGAN: İlerleyen günlerde başka bir kitap projesi gelecek mi?
Cem SAY: Şahsen bu kitap yazma işini sandığımdan fazla sevdim. Eğer aynı güzellikte kendi kendimi bu işin olacağına ikna edebilirsem belki yine bilim konularıyla ilgili birkaç şey yazabilirim.
Hamit Can SAYILGAN: Benim epey ilginç bulduğum, kitabın telefonda yazılması olayı sizi zorladı mı?
Cem SAY: Aslında kolay olacak diye telefonda yazmaya başladım. Çünkü çağımızda artık bir kenara, köşeye kapanıp kapıyı kilitleyip o moda girip yazmak gerekmiyor. Hakikaten bir satırını yolda bir satırını tuvalette yazabilirsin. O şekilde mobil olduğun için kaynaklara da erişebilirsin ama tabii daha yeterince ergonomik olmamış telefonlar, kolumun sakatlanmasından anladığım kadarıyla telefonda yazmak o kadar iyi fikir değilmiş
Hamit Can SAYILGAN: Genel olarak okuyuculardan nasıl bir geri dönüş aldınız?
Cem SAY: Hem sözel hem de sayısalcılardan tarafından çok olumlu. Sevindirici tarafı ise hem bu anlattığım konuyu zaten iyi bilen arkadaşlarım ve konunun uzmanlarının yine de merakla okuyacakları kadar bir materyal olması. Sadece yapay zekâ değil önündeki matematiksel; hem tarihi hem de diğer matematiksel yönleri de zevkli bir şekilde anlattığımı söylemeleri, o açıdan farklı bulmaları hem de annelerin, amcaların o anlamda sözelci tabir ettiğimiz sevdiğimiz insanların da “Vay canına ben bile anladım!” şeklinde yorumlanacak yorumları çok hoşuma gitti.
Hamit Can SAYILGAN: Benim, gidişat konusunda yapay zekâdan önce bilgisayar biliminin mantığını ve tanımlamalara dayanarak olayları anlattığınız bilimsel bakış açınız ve bir temel oluşturulmasının ardından yapay zekânın epey içine girilmesi oldukça hoşuma gitti.
Cem SAY: Anadolu’da birkaç üniversitemizden “Ben bilgisayar mühendisliği 3. sınıf öğrencisiyim, bu konuları kitabı okuduktan sonra anladım. Zihnimde şimdi yerine oturdu.” şeklinde mesajlar geldi. Tabii bu iyi mi kötü mü? bilmiyorum. Fakat bu benim açımdan mutluluk verici.
Hamit Can SAYILGAN: Açıkçası kitabın açık ve net bir şekilde anlatıma yer verildiği ve bu bağlamda size gelmeden önce sormak istediğim soru konusunda zorluk çektiğimi söylemeliyim. Bir de daha öncesinde Twitter’dan da size yazdığımda da bunun cevabı kitapta var diye cevap vermiştiniz. Kitabın gayet benim merakımı giderdiğini düşünüyorum ki özellikle okuma önerilerini de oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Onun dışında bu yapay zekâ konusunun aslında son dönemde insanlar tarafından sıkça konuşulmasının bir nedeni var mı?
Cem SAY: Daha fazla insan hayatına dokunmaya başlamasından ötürü. Mesela Facebook diye bir şirket epeyce zamandan beri var. Şak diye bir fotoğraf koyulduğunda o insanın o insan olduğunu tanıması, yeni bir buluş. Derin öğrenme sayesinde olabilen bir şey ve o bir çok insanın bilgisayar ile iletişiminin tam eski bilimkurgu filmlerinde olan hale getiriyor. Çok daha az zahmet ederek bilgisayara bir şeyler yaptırmaya başlayabiliyorlar ve bilgisayarın daha akıllı olduğunu hissetmeye başlıyorlar. Bir yandan da “Ne oluyoruz? Bu bizi işsiz mi bırakacak? Doktorlardan daha iyi teşhis koyabiliyor.” şeklinde desteklenen haberler ile insanlarda ilgi oluşmaya başlıyor.
Son Olarak;
Hamit Can SAYILGAN: Kitabı çağrışım yoluyla özetlemek gerekirse
Cem SAY: Yapay zekâ nedir? Ne yapar? O yaptığını nasıl yapar? Bizi nasıl etkiler? Konusunu basit bir şekilde anlatmaya çalışan neşeli bir kitap.
Hamit Can SAYILGAN: Kapak, kızınızın çizimi!
Cem SAY: Evet, kapağını kızım çizdi.
Hamit Can SAYILGAN: Genetik mühendislikte ve özellikle CRISPR alanında yaşanan etik ve deneysel tartışmalarda olduğu gibi yapay zekânın da ileri safhalarında insanların ilk olma ve rekabet içerisinde olma durumu söz konusu olabilir mi?
Cem SAY: İnsan gibi gündemi olan, kendisine ben diyen öyle bir genel zekâya veya süper zekâya ulaşmak için bildiğim kadarıyla ciddi bir proje yok. Hiçbir bilim insanı veya fonlama ajansı bu konuda bir çaba içerisinde değil. Çünkü aslında bilgisayar denen şeyin doğasına oldukça aykırı bir durum. “Ben kendi kendime çıkarlarımı gözeteyim.” düşünce katmanının onlara sonradan yedirilmesi gerekiyor. Bu olgu, biz insanların doğuştan işletim sisteminde olan bir şey. Zor ve tam olarak neden olacağını anlamadığımız bir proje ama birisi çıkıp ben, bunu başardım demek için yaparsa büyük bir tehlike yaratması için bu da yetmez, onun aynı zamanda çeşitli kabiliyetlere, bağlantılara bağlanması gerekir. Ama diyelim ki ona da erişti, bu “Life 3.0” kitabında olduğu gibi kendisi üretim yapıyor, para kazanıyor, kendi amaçları için harcıyor… Bu da olursa zincirine izin verirsek o zaman da başımıza gelecekleri hak etmiştir demektir. Nasıl bir amacının olduğunu kontrol edebilirsek üstün olaması durumunun bizleri doğrudan tehlikeye atması söz konusu değil çünkü insandan çok üstün satranç programları var hiçbirimizi tehdit etmiyorlar.
Hamit Can SAYILGAN: Kitabı nereden temin edeceğiz?
Cem SAY: Başlangıçta beklenmedik bir ilgi nedeniyle bulunamama durumu söz konusu oldu fakat artık nihayet bütün kitapçılardan temin edilebiliyor. Yine de bulamıyorsanız kitapçınıza söylemeniz yeterli, getirtebiliyorlar. Ayrıca internet üzerinden satın almak daha uygun tabii.
Cem SAY hocaya teşekkürlerimi sunuyorum. Nice eserlerini görmek dileğiyle.